
27 Oca Korozyon Bir Gemiyi Batırabilir mi?
Korozyonun ne olduğunu etimolojik olarak zaten kendisi aşağıdaki şekilde açıklamaktadır;
“Korozyon” kelimesi Latince “corrosio” kelimesinden türetilmiştir. “Corrosio” ise “corrodere” fiilinden gelir ve bu fiil “kemirmek” ya da “aşındırmak” anlamına gelir. “Corrodere” kelimesi, “birlikte” anlamına gelen “com-” ön eki ile “kemirmek” anlamına gelen “rodere” fiilinin birleşiminden oluşur.
Bu etimolojik köken, korozyonun, özellikle metal yüzeylerdeki kimyasal reaksiyonlar sonucu meydana gelen aşınma ve bozulma sürecini çok iyi bir şekilde açıklar. Kısaca korozyon, metallerin çevresel etkilerle paslanması veya aşınması sürecidir.
Ne kadar ciddi bir durum bu? Bir uçağı düşürebilir mi? Eiffel kulesini yıkabilir mi? Bir gemiyi batırabilir mi? Hatta… Titanic korozyon yüzünden mi battı? Bir dakika… Titanic buz dağına çarpmamış mıydı?
Korozyonun ilk tespiti 19. yüzyıla dayanıyor ancak etkileri üzerine ilk çalışmalar 18. yüzyıl sonlarından itibaren yapılmaya başlandı. Özellikle 1800’lerin sonlarına doğru bilim insanları metal aşınmasının kimyasal reaksiyonlarla gerçekleştiğini ve bu sürecin malzemelerin ömrünü etkilediğini anlamaya başladılar.
Bilimsel tespitlerin daha ötesinde Roma dönemindeki eski ticaret rotalarında ve limanlarda korozyonun etkileriyle mücadele ediliyordu. Şimdiki teknolojiler olmasa da gemileri boyama, metallerin aşırı yüklenmesinden kaçınma, bakır kullanımı ve su altında kalan yerlerde sağlam yapıda ağaç kullanımı şeklinde korozyon ile mücadele yöntemleri kullanılıyordu.
Örneği İtalya’daki Ostia Antica limanı Tiber nehrinin döküldüğü noktada bulunuyordu ve imparatorluğun başkentine giden tüm deniz ticaretinin merkeziydi. Çok sayıda Liburna gemi tipine ev sahipliği yapıyordu. Liburna’daki metal parçaların ve özellikle demirden yapılmış olan çivilerin deniz suyu ile sürekli temas halinde oldukları için hızla paslanıyordu. Limandaki gemi yoğunluğu da korozyonu hızlandıran faktörlerden birisiydi. Bu bölgedeki arkeolojik çalışmalar o dönemde de korozyon sorununu gözler önüne seriyor.
Birkaç korozyon vakası ile devam edelim;
Teknolojik gelişmeler, bilimsel çalışmalar vs. artık yaşanmıyor diye düşünmeyelim. 2023 yılının ağustos ayında Güney Carolina kıyılarında Atlantik’te bir römork korozyon nedeniyle gövdesinde oluşan deliklerden su alarak battı.
Ulusal Ulaşım Güvenlik Kurulu’nun raporundaki “tespit edilemeyen korozyon” ibaresi de oldukça korkutucu. Tespit edilemeyen korozyonlar ve sebeplerini derinlemesine YouTube videomuzda işlemiştik.
Yunanistan Deniz Kuvvetleri envanterinde yer alan La Combattante IIIB sınıfı geminin görev sırasında gövdesi delindi. 1954 yılında De Havilland Comet model uçaktaki metal yorgunluğu nedeniyle kalkıştan yirmi dakika sonra havada parçalara ayrıldı.
Titanic faciasına da bakalım. Elbette korozyon yüzünden battığı söylenemez ancak o dönemde kullanılan rivet tipi dev çivilerden saf demir olanlarının korozyon açısından problem yarattığı ve darbe sırasında dezavantajlı olabileceği kabul edildi. Fakat bunlar Titanic’ten sonra da kullanılmaya devam edildi ve her çarpışmada facia yaşanmadı. Bir başka raporda geminin dış yüzeyindeki çelik malzemelerin oksijenle reaksiyon sonucu oluşan demir oksit nedeniyle yapısal bütünlüğünü zayıflattığı da kayda geçti. Ancak bunların hiçbiri ispatlanmadı ve doğrudan etken olarak gösterilmedi.
Bu ve benzeri bir dizi korozyon faciası tarihte yaşandı. Daha fazlası için bkz, Global Impact of Corrosion: Occurrence, Cost and Mitigation
Peki bu kabustan nasıl uyanacağız?
Marin sektöründeki en yayın seçenekler; tutya kullanımı, katodik koruma, akıllı kaplamalar, nano teknolojileri
eskiden beri kullanılan iki yöntem olan tutya ve katodik korumaya bakalım;
Katodik koruma, metal yapılarının korozyona uğramasını engellemek amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Bu sistem, metali koruyucu bir elektrik akımıyla pasifleştirir ve oksidasyonu önler. Özellikle boru hatları, gemi gövdeleri ve su depoları gibi yapılar için yaygın olarak kullanılır. Kısacası, katodik koruma metali paslanmaktan korur.
İlk olarak 19. yüzyılda Humphry Davy tarafından HMS Samarang adlı bir Kraliyet Donanması gemisinde denenmiştir.
Davy, geminin metal aksamlarına daha aktif bir metal bağlayarak galvanik bir pil oluşturdu. Bu sayede çinko metal korozyona uğrayarak gemiyi korudu. Bu ilk uygulama sayesinde önemli ölçüde korozyon azalması gözlemlendi. Ancak bu uygulamanın bir yan etkisi de oldu ve gemi gövdesinde deniz canlılarının tutunması arttırarak geminin performansını etkiledi.
Tutya ise genellikle gemi gövdeleri, yatlar ve metal yapılar üzerindeki korozyonu engellemek amacıyla kullanılır. Çinko anotlar koruyucu bir katman oluşturur ve böylece metal yüzeyin korozyona uğramasını önler. Bu yöntemde çinko, daha kolay oksitlenerek ana metali korur. Kısacası, tutya metali paslanmaktan koruyan bir araçtır.
Çelik korozyona uğrar mı? Pas ve korozyon aynı şey midir? Pasivasyon nedir? Daha fazlası için korozyon ile ilgili YouTube videomuzu izleyebilirsiniz.